- yüksek tepe
бгы лъаг
Турецко-адыгский словарь. - Майкоп, Адыгейское книжное издательство.. ТIэшъу Ясин (Mehmet Yasin Celikkıran). 1991.
Турецко-адыгский словарь. - Майкоп, Адыгейское книжное издательство.. ТIэшъу Ясин (Mehmet Yasin Celikkıran). 1991.
tepe üstü — is. 1) Trafikte karşı yoldan gelen aracın görülmediği en yüksek nokta 2) Bir tepenin zirvesi … Çağatay Osmanlı Sözlük
TELL-İ REFİ' — Yüksek tepe … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
kepez — yüksek tepe … Beypazari ağzindan sözcükler
BECRA' — Yüksek yer, yüksek tepe. * Göbeği çıkmış kadın … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
kepez — is., hlk. 1) Yüksek tepe, dağ 2) Dağların oyuk, kuytu yerleri 3) Gelin başlığı 4) Tavuk ve kuşların ibiği veya başındaki uzun tüyler … Çağatay Osmanlı Sözlük
yamaç paraşütü — is., sp. 1) Rüzgârın yardımıyla yüksek tepe veya yar başlarından boşluğa uçurulmak üzere yapılan paraşüt 2) Bu paraşüt ile yapılan spor türü … Çağatay Osmanlı Sözlük
ACZA' — Dübürü büyük kadın. * Kumdan yığılmış yüksek tepe … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
CEBEL — Dağ, yüksek tepe. * Mc: Bir kavmin meşhuru ve büyüğü, âlim ve fâzıl kimse … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
HEZBE — (C.: Hüzub Hizâb Hizabât) İri katreli yağmur. * Otu az olan yüksek tepe … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
NECEF — (Necefe) : (C: Nicâf Encâf) Üzerine su çıkmayan yer. Tümsek yer, yüksek, tepe, sırt. * Irakta bir şehrin adı … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
tel — tepe, yüksek, bayır; ada, ufak dağ … Çağatay Osmanlı Sözlük